Stendhal sendromu (sanat zehirlenmesi) ya da Floransa sendromu olarak adlandırılan bu psikosomatik rahatsızlık, sanat eserlerinin bolluğu ve ihtişamı karşısında kendinden geçme hali veya yaşanan ruhsal buhran durumudur. Bu nedenle sanat zehirlenmesi, karşılaşılan en sıra dışı psikolojik rahatsızlıklardan biridir.
AYRICA: Duyguların Sağlığa Etkisi Nedir? Öğrenmek için Okuyun!
Stendhal Sendromu Nedir?
Hiperkültüremi olarak da belirtilen bu rahatsızlık, kişilerin örneğin bir sanat galerisindeyken eserlerden etkilenmesi sonucunda hızlı nabız artışı, baş dönmesi, panik atak veya bayılma gibi belirtiler ile ortaya çıkmasıyla görülmektedir.
AYRICA: Göz Rengine Göre Kişilik Analizi
AYRICA: Dünyanın Yeni Yedi Harikası Nedir ve Nerededir?
1817 yılında Floransa'ya gelen Fransız yazar Stendhal (Marie-Henri Beyle'nin takma adı), burada yer alan Santa Croce Bazilikası ziyaretinde Giotto'nun fresklerini gördükten sonra yaşadığı anlatılması güç duygu yoğunluğunu, "Milano'dan Calabria'ya bir yolculuk" adlı eserinde anlatmıştır.
AYRICA: Hangi Dinlerde Ölüler Yakılıyor? Ölülerin Yakıldığı Ülkeler
"Floransa'da, devlerin mezarlarına bu denli yakın olmaktan dolayı adeta mest olmuştum. Gördüğüm güzelliğin yüceliği üzerine düşünceler içerisindeyken, öyle bir yere vardım ki artık duygularım göksel ölçülerdeydi. Her şey çok canlı bir şekilde ruhuma seslendi. Sonrasında kalp çarpıntısı yaşadım ve düşme korkusuyla yürüdüm."
AYRICA: Oylat Efsanesi Nedir? (Kısaca)
Aynı şekilde 19. yüzyıldan itibaren Floransa sanatı karşısında başı dönen, yürümekte zorlanan, bulantı yaşayan ve bayılan birçok turist kayıt edilmiş ve Santa Maria Nuova hastanesi personelleri de bu duruma alışkın olduklarını dile getirmiştir. Ancak Stendhal sendromu, adını 1979 yılında İtalyan psikiyatr Graziella Magherini tarafından almıştır.
Floransa'da Santa Maria Nuova hastanesinde psikiyatri başkanı olan Magherini, çalışmaları neticesinde sendromu yaşayan 100'den fazla ziyaretçiyi gözlemledikten ve Stendhal'ın da sözlerini okuduktan sonra bu rahatsızlığı onun takma adıyla isimlendirmiştir.
Ayrıca Stendhal sendromunu spesifik bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlayan hiçbir bilimsel kanıt olmaması ile birlikte, kişilerin aynı sanat eserlerinde yaşadığı duygularda beyindeki aynı serebral bölgelerin harekete geçirildiğine dair kanıtlar vardır. Yani tıp kaynaklarında da rastlayabileceğiniz, kabul görmüş bir sendromdur.
2010 yılında bu sendrom üzerinde çalışmalar yapan bilim insanları, rahatsızlığın belirtilerinin görüldüğü sanat eserlerine yüksek teknolojili kayıt cihazlarını koymuşlardır. Bunlarla birlikte ziyaretçilerin çektiği kalp atışlarını, kan basıncını ve solunum hızını izlemişler ve sonrasında da katılımcılardan gördükleri ve fiziksel ve duygusal olarak nasıl hissettiklerini yazmaları istemişlerdir.
Psikiyatrlar gerçekten var olup olmadığı konusunda uzun süredir tartışmaya devam etse de, sendromun bazı hastalar üzerindeki etkileri, hastanede ve hatta antidepresanlarla tedaviye ihtiyaç duyacak kadar ciddi olmuştur.
Stendhal sendromu (sanat zehirlenmesi), aynı zamanda bazı yerlerde "Turist hastalığı" ya da "Sanal hastalığı" olarak da belirtilmiştir. Bunların yanı sıra korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni Dario Argento, The Stendhal Syndrome filmi ile bu konuyu incelemiştir.
Yorum bulunmamaktadır.